26 Temmuz 2019 Cuma

YAPTIGIMIZ ÇOCUKLUK - KÜSÜRAT YAYINLARI

on Temmuz 26, 2019 0 yorum


“Devşirme hikâye aramayan yazarların kendi hikâyelerini tüm samimiyetiyle okuyucuya sundukları kitaplar sadece hayal gücümüze kapı aralamakla kalmaz; bizi geçmişe, ıskaladığımız o çok değerli hatıralara götürür. Birbirimizden hiçbir farkımız olmadığının altını çizer. Benzer koşullar ve mekânlarda olsak aynı şeyleri yapıp yapmayacağımızı düşündürür, sıkça güldürür ve su gibi akar. Bu kitap da tam olarak öyle.”
-Selçuk Aydemir-

Anadolu’nun ücra bir köşesinde ve dünyadan tamamen izole bir köy yerinde dünyaya gelen Erdal’ın kendi için uygun gördüğü tek bir yer vardır; muhtarlık koltuğu. Hem ezeli düşmanı Mesut’a karşı savaşmak hem de kendini tüm köye ispatlamak zorundadır. Erdal’ın köyün altını üstüne getirişini, birbirinden ilginç oyunlarını, kahkaha dolu maceralarını, hayal kırıklıklarını, yediği kazıkları, aldığı dersleri gülümseyerek okuyacaksınız. Küçük bir çocuğun taşra hayatının zorluklarından sıyrılıp kahraman olma çabalarını okurken 90’lı yıllara döneceksiniz!
Devamını Oku »

SİZE ANNE DİYEBİLİR MİYİM-KÜSÜRAT YAYINLARI

on Temmuz 26, 2019 0 yorum


Başlangıçta dünya dediğimiz dev bir labirent vardı, sonra büyük bir el uzandı.

İçine atıldığımız labirentten çıkmamızı sağlayan, duvara her çarptığımızda elimizden tutup bizi çıkış noktasına getiren, hastalandığımızda bizi bir dokunuşuyla iyileştiren, dört gözle işten eve dönmesini beklediğimiz, kimi zaman sevgisini açıkça gösteremeyen; ama uyuduğumuzda gelip bizi öpen, saçımızı okşayan; iyi ve güvende olduğumuzdan emin olduktan sonra kendisi uyuyan görünmez kahramanlar var bu kitapta. Yani babalar!

Edebiyattan sinemaya, sinemadan müziğe sanatın pek çok alanında yer verilir onlara. Hatta bazen tüm olay örgüsü onun etrafında şekillenir. Ona seslenişimiz bir notayla başlı başına bir eser bile olabilir. Hepimiz çocukluğumuzda, ilk gençliğimizde ya da hayatımızın bir döneminde mutlaka Süper Baba dizisinin jeneriğini duyup hüzünlenmişizdir ya da mutlaka ama mutlaka Babam ve Oğlum filminin bir sahnesinde ağlamışızdır. Yılmaz Güney’in “Babam dünyanın en güçlü adamıydı, bir ekmeği hepimize bölebiliyordu,” sözünün hepimizde karşılığı, bittabi vardır. 

Gelin hep birlikte, bu ilk kahramanlarımızın babalık deneyimlerini okuyalım.

Katkıda Bulunanlar: Ali Taylan Çulpan, Basri Yılmaz, Bülent İpek, Erdem Öztop, Erdinç Çetinkaya, Ertuğ Uçar, Fikret Kuşkan, Hakan Duran, Hakan Kalkavan, Hakan Ural, İlker Şahin, Nebil Özgentürk, Özdemir Hiçdurmaz, Özgün Uğurlu, Özgür Poyrazoğlu, Recai Çakır, Salih Seçkin Sevinç, Selçuk Aydemir, Serdar Kölürbaşı, Serkan Çağrı, Serkan Turhan, Süreyya Soner, Tuncay Baydur, Uraz Kaygılaroğlu, Ümit Alan, Yusuf Reha Alp 



Devamını Oku »

ANNE OLUNCA ANLARSIN-KÜSÜRAT YAYINLARI

on Temmuz 26, 2019 0 yorum

Yazarlar: Akasya Asıltürkmen, Aslı Güneş, Ayhan Hacısalihoğlu, Ayfer Alkan, Ayşenur Topyıldız, Belçim Bilgin, Bige Daruga Çalışkan, Birgül Özcan, Duygu Sekizkardeş, Emel Müftüoğlu, Filiz Öcal, Gülçin Salacan, Hande Birsay, Hilal Atraf, İlknur Özcan, Melike Batukan, Melis Kaygılaroğlu, Meltem Kazaz, Meryem Uzerli, Nefise Karatay, Nesrin Ercan, Nur Özkan, Nursel Aksak, Özlem Kaymaz, Pelin Akgün, Şadiye Aydemir,  Şansım Adalı, Şenay Ayoğlu, Songül Toprak Özsan, Şebnem Aşkın, Yonca Lodi, Wilma Elles, Zümrüt Arol Bekçe

“O tabak bitecek”, “Seni dokuz ay karnımda taşıdım ben”, “Nerede çıkardıysan oradadır”, “Biraz bana çekseydin ne olurdu”

Hepimiz hayatımızda en az bir kez duymuşuzdur bu sözleri. Çünkü evrensel bir deneyimden bahsediyoruz: Annelik! Dünyanın her yerinde benzer bir hat izleyen bu kadınlar yeri gelir güler, coşar; yeri gelir size belli etmeden ağlar. Yeri gelir size dünyaları sunar; yeri gelir hiçbir şey için elini-kolunu kıpırdatamaz. Çünkü süperkahraman değiller, dört kolları yok, her şeye yetişemezler. Süperkahraman değiller, sizin olduğunuz yerde olamazlar bazen, uçamazlar. Uçamazlar! Çoğu zaman her şeye yetişen, nereye giderseniz gidin bir telefonla size huzur veren, sizi her geçen gün daha da güçlü kılan; uçamayan, zaman zaman ağlayan, “Artık yeter!” deyip pes edecek noktaya gelen, düşse de herkesten çabuk ayağa kalkan, en çok sizi düşünen, en çok sizi seven süperkahramanlarımızın, farklı meslek gruplarından, farklı yaşlardan annelerimizin deneyimlerini aktardığı bir kitap bu elinizdeki.
Gelin hep birlikte, bu pelerinsiz süperkahramanların deneyimlerini okuyalım.
Devamını Oku »

ŞENGÜL BOYBAŞ - DÜNYANIN UYANIŞI

on Temmuz 26, 2019 0 yorum

“Sıradan biri olman sıradışı bir kadere sahip olamayacağın anlamına gelmiyor.”
“İnsanın kaderini sevebilmesinin şartı onu anlamasıdır. Anlayamadığımız şeyi sevemeyiz. Hayatının neden bu halde olduğunu bir kere anladın mı, kaçınılmaz olarak değişirsin. Sen değişince, kaderin de değişir. Değişim, anlamanın bir numaralı yan ürünüdür. Meseleye böyle bakınca da, kaderimizi anlamanın onu şekillendirmeye giden ilk ve en önemli adım olduğunu söylemek yanlış olmaz.”
Bir rüyayla başladı her şey. İki nehrin arasındaki bereketli topraklarda yürüyordu Atiye, birden hoş manzara yerini karanlık, kan gölü ve çığlıklarla süslenmiş bir senfoniye bıraktı. Toprak ana yeni bir çağa, Atiye kendi uyanışına gebeydi. Karanlığın sahibi  içindekini çekip çıkarmak için karnına yöneldi ve uyandı Atiye. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı, çünkü o da biliyordu ki geçmişin hikâyeleri sonsuza dek gömülü kalamazdı. Ve gerçeğin izlerini sürmek için yola çıktı, varacağı yerin sırrını bilmeden… Çünkü insanoğlunun hikâyesinin bittiği yerde onun hikâyesi başlıyordu.
Şengül Boybaş ilk romanı Dünyanın Uyanışı ile okurunu insanlığa çağlar boyunca evsahipliği yapmış kadim topraklara, 2018 yılında UNESCO Dünya Mirası listesinde yerini alan Göbeklitepe’nin gizemli hikâyesine davet ediyor. Üzerinde yaşadığımız bereketli toprakları, hayatın yanlış yaşanışını ve insanlığın sonsuz kez yenilişinin çarpıcı romanı Dünyanın Uyanışı’nı bir solukta okuyacaksınız!
Devamını Oku »

YASEMİN KUMRAL - BİR İSTANBUL VARMIŞ

on Temmuz 26, 2019 0 yorum

İnternette ilk kitabı gördügümde beni süprizlerle dolu bir kitap beklediginden şüphem yoktu.Fakat kitabın beni bu kadar kendine aşık edecegi ve yapacak işlerimi unutturacak kadar kendine baglayacagını düşünmemiştim.Kitapta kendimi buldum diyebilirim.Geçmişe dogru yolculuk yapıp kendimi sorgulamamı ve hayatta İNSANIN BAŞINA NE GELİRSE GELSİN MUTLU OLMAK İÇİN GEÇERLİ NEDENLERİMİZ oldugunu ögretti.Hem gözyaşlarıyla okuyacagıbız bir yandan da gözyaşlarınızın yerini tebessümün alacagı bir kitap sizleri bekliyor.Eger ki bizlerden birilerinin hayatına dokunmak isterseniz YASEMİN KUMRAL 'ın hayatına konuk olun.Mutlaka ders çıkracagınız ve cesaret yükleyeceginiz müthiş bir roman.Aya Kitap'a böyle harika eserlerle bizleri buluşturdugu iin sonsuz teşekkürler ...



Yasemin Kumral deyince Ankara Basın Tepe günlerim aklıma gelir. Komşu kızıydı Yasemin. Bizim evde de sık sık Modern Folk Üçlüsü merkezli toplanırdık. Kimler kimler gelirdi o gecelere, çoğu sanatçı; Nükhetler, Emeller, Seyyaller... Aklınıza kim gelirse... Bir de komşunun küçük kızı gelirdi, elinde gitarıyla; Yasemin Kumral oydu işte. Hep gitarıyla değil ha... Bazen de annesinin bana yaptığı aşure, çorba tenceresi ya da kurabiye poşetiyle de gelirdi.
Bir gün sevinçle daldı. “Bir şarkı yaptım” diye... Çaldı, söyledi de...

“Hırsından çatlasın düşmanlar... Benim de artık bir sevgilim var”ı milyonlar ezberledi. Mahallede Yasemin’i görenler, “Bim bam bom” der oldular.
On parmak, on marifet kızın ne zaman müzisyenlikten öteye gideceğini merak ediyordum ki, uzun yıllar yaşadığı Amerika’dan döndü ve içinde yaşanmışlıktan aldığı uzun hikayelerinin yer aldığı dosyayı önüme koydu.

Bu kitap, o kitap işte!..
Hıncal Uluç
Müzik dünyasına ve sanat camiasına damgasını vurmuş olan çok yönlü sanatçı Yasemin Kumral kendi hayatını, o hayata eşlik eden önemli kişileri, yaşadığı şaşırtıcı, büyüleyici, hüzünlü anları, dönüm noktalarını kaleme aldığıBir İstanbul Varmış kitabıyla bazen gülümseyerek, bazense gözyaşlarıyla okuyacağınız ama ne olursa olsun asla aklınızdan, kalbinizden çıkmayacak bir okuma deneyimi sunuyor.
Güzel bir sızı gibi içimizde duran,
O eski İstanbul’a hoş geldiniz.

Devamını Oku »

3 Ekim 2018 Çarşamba

SADIK YEMNİ SÖZLÜĞÜ

on Ekim 03, 2018 0 yorum


Sadık Yemni SÖZLÜĞÜ

Tirildeme: Türkçe’de İngilizce deki Thriller kelimesinin karşılığı 1996 yılına kadar yoktu. Gerilim, korku, polisiye tanımları yetersiz kalmaktaydı. Bizde tiril tiril gömlek, pantalon denir ya. Bu dikkatimi çekti. Thril ve Tiril kelimeleri arasında ses benzerliğinin yanı sıra anlam benzerliği olduğunu da keşfettim.Tirildeme kelimesi sözlükte hazırdı yani. Kendini tedavüle sokacak birini bekliyordu.

Tirildetir şeklinde de kullanılabilir.

Cümbüşlü Tirildeme: Action thriller için önerdiğim bir deyimdir.

TÖHAF: Tam Özerk HAyal Film. Bütün araştırmalara, antidepresan yıpratmalarına rağmen beynimizde henüz özerkliğini koruyan bölgeler olduğu biliniyor. Tam Özerk HAyal Film şirketi. Bir kitabı okurken ya da bir öyküyü dinlerken beynimizde bu bölgenin yarattığı sadece bize has filmlere verdiğim isimdir. 2008 yılı mamulatı.


İdeaot:
İdeaot’u 2003’te otomatize edilmiş idealar, düşünceler, tasavvurlar ve hatta biraz da soyutun güzelliğinin doğurduğu aşk anlamına türettim. İdeaot’a giden yolun iki öncül basamağı vardı. Robot ve Biot.

Robot: Robot kelimesi ilk kez Çek yazar Karel Čapek tarafından 1920’de yazdığı Rossum’s Universal Robots adlı tiyatro oyununda kullanıldı. Çekçe robota kelimesinden yararlanmıştı. 1933 yılında Karel Čapek bir arkadaşına yolladığı mektupta robot kelimesini kardeşi Josef’in uydurduğunu yazmıştır.
Asimow’un yazdığı öyküden yapılan I Robot, Robocop ve A.I, Artificial Intelligence, Star Wars filmleri en tanınmış robot filmleri olarak tarihe geçti. Ben nedense en çok I Robot’u severim. 

Biot: A.C. Clarke, 1973’de yayımladığı Rama’yla Randevu adlı kitabında biyolojik robot olan biotlardan söz eder. Bunlar organik malzeme dolu bir denizden türüyorlar, tamirat, yedek parça temini, teknik bakım, temizlik vb. gibi görevleri yerine getirdikten sonra bu mini denizde çözülüp gidiyorlardı.
  Oysa bütün sonsuz değişkeleriyle yaşam Rama’ya gelmişti. Eğer bu biyolojik robotlar canlı değillerse, çok iyi birer taklit oldukları ortadaydı.  
  ‘Biot’ kelimesini kimin bulduğunu kimse bilmiyordu. Sanki bir anda kendiliğinden ortaya çıkmış ve herkes tarafından kullanılmaya başlanmıştı. Bu duruma göre ana girişte Pieter, şef Biot gözcüsü oluyordu. Ve onları inceledikçe bazı davranışlarını anlamaya başladığına inanıyordu.
                                        Arthur C. Clarke, Rama’yla Buluşma, İthaki yayınları,1999

İdeaot: Tasavvurlardan yapılmış, düşüncelerden örülmüş robotvari sistemler, simülasyonlar için bir sözcük ararken parmaklarım 2003 şubatında ansızın İdeaot yazdı.  Sezildemliğim, İdeaot’un bir kez kurulduğunda tüm evreni, evrenlerin tümünü birbirine bağlayan mana köprüleriyle eklemlendiğini fısıldıyor. 
Evren denen matrix’in içinde olmak, bu tür bir tasavvurhanenin, düşomatın, hayalmatiğin azası, bileşeni, parça buçuğu kesilmek çok katmerli bir gerçekliğe açılan sayısız eşiklere de yakın durmaktır o halde.
 İnanılmaz derecede muhteşem bir bütünün bitmez tükenmez tünelleri, salkım saçaklı kabul salonları ve de en önemlisi sayısız farkındalık düzeyleriyle tanışmaya davetliyiz.
Dünyada ilk kez 2003’de yayımlanan Çözücü adlı kitabımda kullanılmıştır.

                                  
Fikir Yongalama: Ehliyetli düşünme ya da felsefe demlemek. (2006)
Amsterdam’da kurduğum think tank grubuna Fikir yongalama Kulübü adını verdim. 2006 Kasım ile 2008 Aralık tarihleri arasında ayda iki defa olmak üzere toplanıldı ve bir çok dünya meselesi incelendi.

Akaşanlar: Akaşik sistemin (levh-i mahfuz ya da evrenin hard diski) her insan için tahsis ettiği duyarlı kayıt öğesi.
                                               
Cepcepniler: Ufak tefek eşyaları, zamanı ve hatta anıları tırtıklayıp paralel evrenlere götüren getiren minik yaratıklar.

TekinsizX : Paranormal, metafizik, iyi saatte olsunlar, doğa üstü
olayları fantastik, bilimkurgu, polisiye üslupla harmanlayan edebiyat türü. 2009 mayısında genel bir terim olarak beğenilere sunulmuştur.

İnşallahvaristan : Evrenin en ücra köşesinde bile olsa mevcut olmamasından için için endişe duyduğumuz yer. Bütün ütopyaların beşiği. (2010)

Sezildemlik: Sezgilerimizin demlendiği ve yaratıcı coşku kazandığı hayali kap. Beynimizdeki sezgi üreten bölge. Gönül.

Vehimiçi: Çevrimiçi teriminden yararlanarak PARANOYA karşılığı için türettiğim bir terim. 2010. Vehim halinde online olmak kastediliyor.

Tebdilcinler:  Tebdil etmiş cinler. Daha çok dişi olanları tarafından insan vücutları kullanılarak yapılan işlem. (Bu başlıkla bir öykü ve kısa bir film mevcut)

Cinofreni: Cinlerin neden olduğu şizofreni vakaları için uydurduğum tıbbi terim. (2014) Bu başlıklı öyküm Gölge Dergisi’nin 86. Sayısında yayınlandı.

Canaksi: Varoluşumuzun duygu belli etmeyen bir kopyası. Bir çeşit sağlaması. İlk kez Akisfer (2011) adlı romanımda kullanılmıştır. 2009 yılı yapımıdır.

Takatrik: Takatı kesik anlamına.

Tevekkülon: Foton, Graviton’dan esinlenerek, tevekkül zerrecikleri anlamına.

Tesirlilik : Etkinlik sözcüğü faaliyet anlamına gelmez. Etkinlik’in eşanlamlısı Tesirliliktir. Kültürel tesirlilik, öğrenci tesirlilikleri şeklinde kullanılabilir.

Jüpiter Etkisi: Başlangıç aşamasındaki yazarları daha hızla kaliteli yazmaya yönelten yönteme verdiğim ad. (Pek yakında ayrı bir kategori şeklinde izah edeceğim)

K∞: Kitaplardan taşan ve sonsuzluk hissiyatımızı depreştiren rayiha. (2013)

Bedkorku: Hard Core Horror anlamına. Kanlı bıçaklı olanı (ucuz ve yavan malzemeyi kastetmiyorum) değil ama. Zihnen, moralman çökerten, umarsızlık uçurumlarının dibini seyrettiren korku metinleri anlamına. (2014)

Eskidem: Antika ya da eski eşyalar için uygun gördüğüm bir kelime.

Fotonella: Fotonlardan yapılmış insan gibi programlanmış bir genç kadın. Türünün ilki. (2013)

Kemgerçeklik: Kelek durum silsileli gerçeklik.

Düşünce yalpalaması: Kararsızlık.

Exogazelci olmak: Hariçten gazel okumak

Korkulobin(Hemoglobinden) Damarlarında korku zerreciklerinin cirit atması. (2008)

Kurulu düzen: Patronsaray-İşçibahçe maçı

Merakson motoru: Çocuksu ve bilimsel merakı fazla olan marka

Birliktelişim (Rezonans için)

 Metakeramet: Keramet ötesi.

Sekizbenlik: Paralel evrenler arasında bir gerçek evren ve yedi kopyası ile çalışan sistem. İlk kez Ölümsüz’de sözü geçmiştir. Hiçbir iddiası olmayan bana ve dalgaboydaşlarım olan okurlarıma has sözlük kurulmaya devam edecek. Daha onlarca kelime yerini beklemekte. Bu kelimeler serbest çağrışıma salınmışlardır. Kullanıma açıktır. (2003)

Vicdanölçer: Vicdanmetre de dense yeridir.

Algımetre: Algıölçerlilik

Niyet pencereleri: Gözler

4 kategori insan:
Dedi ve Koducular
Demedi Koducular
Dedi ve Komadıcılar
Demedi Komadıcılar

Kıllı tasarım:  Darwinizm.  (Akıllı tasarımın zıddı)

Cypher Hapı: 2. Ortaçağ’da, yani günümüzde insanı bireylikten sürülüğe indirgeyen hap. Mavi ya da kırmızı değil. Kahverengi Hap. Ne olup bittiğini pekala bildiği halde başını kuma gömenlerin gözde hapı. (2010)

Mor Hap:  Matrix filminde kırmızı hap gerçeği, mavi hap sanal gerçeği temsil ediyordu. Oysa asıl gerçeklik için bu iki hapı bir arada yutmalıdır. (2007)

Phantomat (S.Lem’den): Hayalmatik ya da Düşomat. Tasavvurhane bile olabilir pekala.

Miyavor: Kedilerin en çok istedikleri üç şeyin tek kelimeyle ifade edilişi. Sıcak, kucak ve kayıntı. (2010)
Kahır bandı: Kahır yüklü ortam.

Haya kırıklığı: Ahlaksızlaşma, duyarsızlaşma.

Turfandacon : Neocon

Paranın haysiyetini yitirmesi: Vahşi kapitalizm.
Can aynam: Sevdalım.

Mışıl mışıl tozları: Melatonin.
Bigbangdaşlık : Bigbangle başlayan dostluk.

An dondurması : Fotoğraf karesi

Beyinosfer: Zihinsel

Demirzâr – Demir gibi sert, ama diğer yandan zâr gibi ince, duyarlı, ağlayan, inleyen anlamına. Bir roman kahramanımın adı.

Moral karartması: Şiddetli moral bozukluğu

Kemniyet: Emniyetin zıddı.


Bize Has Bir Medeniyet telakkisi bağlamında türettiğim sözcükler

AKİD : Dünya değişiyor ve yeniden yapılanıyor. Her ülke bundan çeşitli şekillerde etkileniyor. Eskisi gibi kalmak, eski statükoyu  sürdürmek mümkün değil gibi görünüyor. Partiler gelir geçer. Kalacak olan Büyük Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bağımsız bir bakışla, 21. yüzyılda  ‘Yeni Türkiye’nin medeniyet modeli sloganlarından biri olması umuduyla AKİD’i tasarladım.  (2013)

AKİD nedir?

A – Ankara : Ankara Duruşu. Ankara artık oyunlarla sürüklenen bir ülkenin başkenti değil. Kendisi de oyun kuran, ağırlığı olan Ankara, politik ağırlığının yanı sıra dünyaya verebileceği kültür mirasıyla iftihar etmektedir. Kendine güvenen ve kültürüyle iftihar eden bir duruşa sahiptir.

K – Konya : Konya Kriterleri. Bu terim 2005 yılında tarafımdan ortaya atılmıştır. Mevlana’nın eşsiz eseri Mesnevi’den hareketle üç temel maddeye sahiptir. Küresel Merhamet, Hoşgörü ve Hakkaniyet.

İ  - İstanbul : İstanbul Hoşgörüsü. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’un fethinden sonra azınlıklara ve gayri müslimlere gösterdiği hoşgörü, verdiği hakları ve ünlü fermanını temsil eder. Başta Avrupa’da olmak üzere sinsice bedenlenen apartheid’e karşı çok ciddi bir panzehirdir.

D – Diyarbakır: Diyarbakır Bildirisi. 1950’lere kadar ciddi bir Türk nüfus barındıran  Diyarbakır, Türk-Kürt işbirliğini ve kardeşliğini temsil eder. Diyarbakır Bildirisi tek maddeden oluşur. ‘Türkler ve Kürtler büyük, etkin ve kalıcı bir refah bölgesi tesisi için sonsuza kadar el ele vermiştir.’

Beyaz Cumalar: Robinson’un Maddi Refah Adası’na (refah ülkeleri) göçen eski tanımla üçüncü dünya, yeni tanımla yeterince kalkınmamış ülke insanlarından bazıları (bizde örneğin beyaz Türkler) kendilerini Robinson’un eşdeğeri  addeder. Oysa Robinsonlar nezdinde Cuma’dır. Beyaz bir Cuma.

Samsa ve Faust Kapıları: Robinson’un Maddi Medeniyet Adası’na (Batı’ya) girişte iki kapıdan birinden geçilir. Samsa ve Faust kapıları. Samsa Kapısı’ndan geçenler için eninde sonunda böcekimsi bir yaratığa dönüşmek mukadderdir. Faust kapısı ise çok daha az sayıda ayrıcalıklı kimseye görkemli bir hayat sunar. Bunlar zamanla çatallı kuyrukları ve toynaklı ayakları olan yaratıklara dönüşür. Bir aralar  Üçüncü Bir Kapı daha vardı. İnsana insan kalmayı vaadediyordu, ama şu sıralar tamirde. (2013)

Modernitenin Sözümona Üçüncü Kapısı ve gerçek Üçüncü Kapı için Üçüncü Kapı başlıklı yazımı okumanızı tavsiye ederim. (2016)

SiMA: (2013) yapımdaJ

COP: Cumhuriyetçi Oligarşik Parti. Kültürel iktidar ve vesayetin yarı resmi partisi. (2009)

Noktacan: Yeni zamanlarda her an nerede olduğu bilinen, gizlisi saklısı olmayan özne. (2012)

Nazarzede Kliniği: Synopticonun yaygınlaşması. Her an gözlenir durumda kalan insanın bunaltısı.

Nârname: İkbal elde etmek amacıyla Şeytanla yapılan anlaşmanın metni. (2015)

FOS: Faşist Oryantalist Sol (2015)

YOK: Yerli Oryantalist Kepazeler (2015)

GEZİLEPSİ: (2017) Aradan geçen bunca zamanda Gezi Olaylarında Küresel Sermayenin, Batılı ülke ve gizli servislerinin, FETÖ’nün, Nusayriler’in, rahmetli Atilla İlhan’ın ünlü kadrosunda yer alan bazı aydın, siyasi, medya mensubu, akademisyen vb.’nin başat rolünü inkâr edenler için konmuş bir teşhistir.  

GEZİLEPTİK şeklinde de kullanımı var.
GEZİLEPSY şeklinde yabancı dilde de söylenebiliyor.

NATÖ: (2016) FETÖ, BÇG ve o çizgiden olanların sahibi. PKK, PYD, DEAŞ ve El Kaide’nin patronu.


Entelhempalar: Milli ve manevi değerlerden iyice kopmuş, Batı kültür potasında erimiş, oradaki muhtevayla hemhal olayım derken cüruflaşmış entellerdir. Pozitivist, sosyal Darwinist takılırlar. Nekrofil fikir mezarlığında gezinmeyi severler. Yaşarken mevtalaşmışları, zombilektüelleşmişleri mevcut malum. Tarih bilincinden yoksunluk çekmeyi mahalleye sadakat olarak nitelendirirler. Ülkesinden nefret eden, her fırsatta yabancı medyaya asılsız şikâyetlerde bulunan zatı muhteremdirler. Karikatür krizlerinde ifade özgürlüğü sevdalısı maskesiyle karakültürleştirme polenleri salarlar. Ülkelerinde zor hayatları varmış numarası çekerler. Gizli açık terör destekçileridir.
(Kısa tasvir – 2016)

Karakültürleştiriciler: Karikatür krizinde kasıtlı olarak kriz çıkartan islamofobi fabrikatürlerinin tarafını tutan entellere verilen sıfat. (2005)

Kafkaeskileşmişlik: Kafka’nın kendi sorunlarını direkt olarak dile getirmemesinden kaynaklandığı iddia edilen bir terim var. Kafkaesk, endişe ve karamsarlık anlamına kullanılıyor. Eski Türkiye’nin sol-liberal-jakoben formatlı aydınları şu anda iyice kafkaeskleşti. Esas dertlerini dile getirme yetilerini yitirmiş gibiler. Çağ dışı kaldılar. Sorunlar üzerine sorunlu metinler yazarak boşa kürek çekiyorlar.(2016)

Porselen Yazarlar: Projeleşen ve projeleşme potansiyeli ve isteği taşıyan yazarlara verilen isim. (2016)

TÜM: Türkiyeli ve Müslüman (2009)

Hoşkatlanı: Farklılıklara, sürekli yapılması halinde rahatsızlık veren bazı durumlara anlayış gösterme hali. Tolerans’ın karşılığı müsamahadır. Hoşkatlanı müsamahanın bir dalı. Metazori Katlanı da var. Katlanmamanın elimizde olmadığı haller. Hoşgörü Doğu’ya has aşkın bir anlama sahip. Yaratandan ötürü hoş görmek. Batılı anlamdaki toleransı karşılamıyor bu haliyle. (2004)

Tordemir : Temsili olarak ‘Demirağ’ şeklinde nitelendirilen, insanları modern köle yapan, özgürlüklerini sınırlayan, virtüel âlem ve algı yönetimi alanlarını yani çağın zihinsel ağlarını kontrol eden otoriteryan, kabalist, baskıcı ağ ve bunun yarattığı sistem. (2013)

Tepefaizgöz: Faizle ve tefecilikle büyük kapital edinenlerin önde gelenleri. (2015)

Hal Efendisi: Postmodernizmin pençesindeki insanın hayatını A’dan Z’ye tanzim eden merci. (2012)

Fesayet: Vesayet ve FETÖ füzyonu. (2018)

Gölgegöz : Takipçi, Stalker

Oyuneri: (2016) Bilgisayar oyunu bağımlılarına verilen ad.

Kod A:  - Ağrıyan adlı romanımda yerini belirttiğim muhteşem tözün esinlemesiyle - ‘Eğer dünyanın küresel vicdanı bir dağ gibi heybetle yükselmiyorsa, orada dirlik, insani düzen ve merhametten söz edilemez.’ (2011)

GlobeHyde: Küreselleşmenin insan sevmez yüzü. (1999)

GlobeJekyll: Küreselleşmenin insan sever yüzü. (1999)

İslamofobi: Batı’da ırkçılığın ve neo-kolonyalizmin yeni maskesi, İslam coğrafyasını ekonomik ve siyasi yönden baskı altında tutma projesinin kilit lafı. Irkçı-siyonist güdümlü avanta tezgâhı.

Homoturcus: ‘İnsan Türk’ anlamına. 1987 yılında tedavüle sürülmüştür. 

Konya Kriterleri: Bu terim 2005 yılında tarafımdan ortaya atılmıştır. Mevlana’nın eşsiz eseri Mesnevi’den hareketle üç temel maddeye sahiptir. Küresel Merhamet, Hoşgörü ve Hakkaniyet.

Homo Kul : Harari’nin Homo Deus- İnsan Tanrı adlı kitabına yazdığım eleştiri metninde ilk kez ele aldığım bir terim.(2017) Homo Deus’un anti tezi. Bütün dindarları kapsar.






Çekimdışı Sözcükler Kutusu - 1

İnsanlar çevrimiçi ve çevrimdışı olarak iki gruba ayrılır. Çevrimdışı olmak, devrimdışı olmak, yani devredışı kalmaktır.

Merak aklın nefes almasıdır. Verdiği nefes de esindir. Nefesin toplandığı yer sezildemliktir, sezginin demlendiği yerdir, yani gönüldür.

Esaret ve serbestlik çoğu kez hafızanın oyunudur.

Akıl, çoğu kez gerçeğe ancak onu yamultarak ve kısmen reddederek tahammül edebilir.

Tanrının içimize üflediği nefes gözeneklerimizden dışarı sızıyor. İnsanlık yeniden çamura mı dönüşüyor?

Mizah zekâ gölünün yüzeyindeki yakamozlardır.

Firketeli okurlar debisi (kadın okurlar için)

Gevşek somya rehaveti

Mendebur istisnalar

Cerahatli ruhlar

Heyecan muhiti

Karakter sirkeleşmesi

Bütünü sezmişlere has hovardalık

Bakış kokutanlar birliği

Beyin hücreleri göçü

Hayatını yanlış yerlere parkedenler kulübü

Mazo-tiryakilik.

Yorgun izzeti nefisler

Müstesnalara açılan sır halvetleri

Kaliteli-aza kanaat edenler

Moleküler Muhabbet

Hasbelmeslek





Çekimdışı Sözcükler Kutusu – 2

Hatasız homo olmaz  - Şubat - 2018

Lineer Sabır – Aralık 2017

Hayat çelişkilerle müstakildir – Mart 2018

Beyin hücreleri göçü

Laf çorabın mı kaçtı?

Rüyalar beni sana sallatan salıncaklar.

Hayaldentüremişne varsagiller = nesne - 2008

Mendebur istisnalar

Müstesnalara açılan sır halveti

Heyecan muhiti

Yollara kalp döşeyen niyet

Hayırcası harikadır

Kaliteli aza kanaat

Bastırılmış duygu pastırması

Cerahatlı ruh


Çekimdışı Sözcükler Kutusu – 3

İrademin iki hali var. Topraktan olanı ve ateşten yaradılmışı

Mükerrer Deja Vu (2013)

Euro Türkiyeliler (2015)

Muayyer Gerçeklik (2013)

İlhamşör: İlham paratoneri olan kalemşörler. (2015)

Çürük Kırmızılar: Sahte kızıl elmacılar.

Ya dinlendiğin gibi ol, ya da olduğun gibi dinlen, tapen montajsız olsun. (2014)

Şeker insanı azar azar hayatın tadını kaçırtarak öldürür. (2014)

Ruhgözü sapağı.

Gülrazı.

Ilımlı Faiz- Yahudi Lobisi (2015)

MatrakX (2015)

ZombizmR (2013)

Evetçesi müşfik, hayırcası gaddardır.

Zamandan azadeliğe ramak kala müstehziyim

Devamını Oku »
 

Kitap Home | Tasarım: Blogger Template | Gift Idea | Blogger Tema